E-2 Yatırımcı Vizesi
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları İçin
Bilgilendirme Broşürü
E-2 Yatırımcı Vizesi Nedir?
E-2 vizesi, ABD ile aralarında ticaret ve yatırım antlaşması bulunan ülkelerin vatandaşlarına, Amerika’da bir
iş kurup yönetmeleri için verilen geçici bir yatırımcı vizesidir. Türkiye Cumhuriyeti de ABD ile böyle bir antlaşmaya sahip olduğu için Türk vatandaşları E-2 vizesine başvurma hakkına sahiptir. Bu broşürde, Türkiye’den yapılacak E-2 vizesi başvurularında en kritik bilgiler derlenmiştir. Aşağıda, E-2 vizesinin genel şartları, başvuru süreçleri, sık karşılaşılan zorluklar ve yanlış bilinen konular açıklanmaktadır. E-2 yatırımınız ne
kadar büyük olursa olsun doğrudan green card vermez, ancak işiniz sürdükçe vizenizi yenileyerek uzun
yıllar ABD’de kalma imkanı sunar.
E-2 Vizesinin Genel Şartları
Kimler başvurabilir? E-2 vizesine, ABD’nin E-2 antlaşması imzaladığı ülkelerin vatandaşları başvurabilir.
Türk vatandaşları, Türkiye ABD ile antlaşmalı bir ülke olduğundan, bu vizeye uygundur. Başvuru sahibinin
yalnızca kendi vatandaşlık ülkesinin antlaşmasından yararlanabileceği unutulmamalıdır (örneğin, çifte vatandaşlık durumunda uygun ülkeden başvurulabilir).
Yatırım ve iş gereklilikleri: E-2 vizesi için başvuran kişinin ABD’de aktif ve kârlı bir ticari işletme kurmuş
olması veya kurma sürecinde olması gerekir. Bu işletme yeni kurulabileceği gibi mevcut bir işletmenin satın
alınması da kabul edilir. Önemli olan, işletmenin aktif faaliyet gösteren, kâr amacı güden bir şirket olması
ve “marjinal” (sadece yatırımcının geçimini sağlayacak düzeyde kalan) bir girişim olmamasıdır. Yatırım yapılan iş, makul bir süre içinde gelir ve istihdam yaratma potansiyeline sahip olmalıdır.
Yatırım tutarı: E-2 vizesi için belirli bir asgari yatırım tutarı şartı yoktur; yatırımın büyüklüğü, yapılacak işin
türü ve maliyetine göre “kayda değer” (substantial) kabul edilmelidir. Bu, küçük ölçekli bir iş için daha
düşük bir tutarın yeterli olabileceği, ancak büyük bir iş için daha yüksek bir tutarın gerekebileceği anlamına
gelir. Uygulamada birçok başarılı E-2 başvurusunda yaklaşık 100.000 ABD Doları ve üzeri yatırım tutarları
görülse de, daha düşük tutarlar da işin niteliğine göre kabul edilebilir (resmi bir alt veya üst sınır yoktur).
Önemli olan, yatırımınızın planladığınız işletmeyi hayata geçirmek ve sürdürülebilir kılmak için yeterli seviyede olmasıdır.
Fonların riske edilmiş olması: Yatırımcının koyduğu sermaye risk altında olmalı, yani sadece banka hesabında tutulmak yerine işletmeye fiilen aktarılmış veya bağlanmış olmalıdır. Örneğin, para işletme giderleri
için harcanmış, demirbaş/ekipman satın alımlarına yönlendirilmiş veya işyeri kirası gibi yükümlülüklere bağlanmış olmalıdır. Pasif yatırımlar (örneğin yalnızca arsa veya konut alıp beklemek) E-2 kapsamında sayılmaz; yatırımın bir ticari faaliyete dönüşmesi ve işletmeye harcanması şarttır.
İşletmenin kontrolü: Başvuru sahibi, ABD’deki işletmenin sahibi veya en az %50 ortağı olmalı ya da şirketin
yönetiminde kontrol sahibi bir konumda bulunmalıdır. Yani yatırımcı, yatırdığı sermaye ile kurduğu işletmeyi bizzat yönetme ve geliştirme niyetinde olmalıdır. E-2 vizesi, yatırımcının işletmeyi “geliştirmek ve yönlendirmek” amacıyla ABD’ye gelmesini şart koşar. İşletmenin günlük operasyonlarını yürütecek kadar kontrolü ve yetkisi olmayan pasif ortaklar E-2’ye uygun değildir.
Geçici vize statüsü: E-2 bir göçmen olmayan vize türüdür. E-2 vizesi doğrudan green card vermez, ancak
işiniz sürdükçe vizenizi yenileyerek uzun yıllar ABD’de kalma imkânı sunar. Yatırımcı, vize süresi boyunca
ABD’de şirketini yönetebilir ve gerektiğinde vizeyi uzatarak faaliyetlerine devam edebilir. E-2 vizesinin toplam geçerlilik süresi ülkelere göre değişir; Türk vatandaşlarına genellikle 5 yıla kadar çok girişli vize verilebilmektedir (her girişte 2 yıl kalış hakkı). Vize süre bitiminde, işletme faal olduğu sürece sınırsız sayıda
uzatma başvurusu yapılabilir. Ancak E-2 vizesi, şartları gereği geçici bir statüdür ve yatırımcıların vize süresi
sona erdiğinde ABD’yi terk etme niyetlerinin olması gerekir (aşağıda bu konuda detaylı bilgi verilecektir).
Aile üyeleri: E-2 vizesine hak kazanan yatırımcının eşi ve 21 yaş altı, evli olmayan çocukları da eşlik edebilir.
Eşler, E-2 eş vizesi ile ABD’de çalışma izni alabilirken; çocuklar ise okul/üniversite eğitimine devam edebilir
(ancak çalışma izni alamazlar). Aile üyelerinin vizeleri, asıl yatırımcının vizesine bağlı olarak düzenlenir.
Türkiye’den E-2 Vizesine Başvurmanın Zorlukları
Türkiye’den E-2 vizesi başvurusu yaparken, başvuru sahiplerinin karşılaşabileceği birkaç özel zorluk bulunmaktadır:
• Konsolosluk randevularındaki gecikmeler: Son yıllarda ABD’nin Türkiye’deki konsolosluklarında
(İstanbul ve Ankara) vize randevusu bulmak oldukça zaman alabilmektedir. Özellikle pandemi sonrası artan başvuru yoğunluğu ve sınırlı personel nedeniyle, E-2 gibi kapsamlı görüşme gerektiren
vizelerde mülakat tarihleri için aylarca bekleme durumu yaşanabilir. Başvuru sahipleri, planlamalarını bu olası gecikmelere göre yapmalı ve başvuruyu mümkün olduğunca erken tamamlamalıdır.
• Yüksek ret oranları (INA 214(b) kapsamındaki retler): ABD konsolosluklarında, E-2 vizesi başvurularında 214(b) maddesi gerekçe gösterilerek ret alma olasılığı yüksektir. 214(b), başvuranın vize kriterlerini yeterince karşılayamadığı durumlarda uygulanan bir ret maddesidir (genellikle başvuranın göçmen olmayan vize şartlarını taşımadığına kanaat getirilmesi anlamına gelir). Türkiye’deki
başvurularda, konsolosluk görevlileri yatırımın niteliği, başvuranın niyetleri ve sunulan belgelerin
yeterliliği konusunda çok titiz davranmakta; sonuç olarak eksik hazırlık yapılan dosyalar veya ikna
edici bulunmayan başvurular yüksek oranda reddedilmektedir. Bu durum, E-2 başvurularının titizlikle hazırlanmasını ve olası sorulara karşı güçlü bir dosya sunulmasını zorunlu hale getirmektedir.
Yukarıdaki nedenlerle, Türkiye’den E-2 vizesine başvuracak yatırımcıların bekleme sürelerini ve ret riskini
minimize etmek için stratejik davranmaları önemlidir. Aşağıda, statü değişikliği gibi alternatif başvuru yöntemleri ve ret riskine karşı alınabilecek önlemler detaylandırılmaktadır.
Amerika İçi Statü Değişikliği vs. Konsolosluk Başvurusu
E-2 vizesine başvurmak için iki yöntem vardır: ABD dışındaki bir konsolosluk üzerinden vize başvurusu
yapmak veya halihazırda ABD içindeyken statü değişikliği (Change of Status) başvurusunda bulunmak.
Her iki yöntemin süreçleri ve avantaj/dezavantajları aşağıda özetlenmiştir:
• Başvuru Yeri: Konsolosluk Başvurusu, Türkiye’deki (veya yatırımcının bulunduğu başka bir ülkedeki) ABD Büyükelçiliği/Konsolosluğu’na yapılır. Tüm işlemler ve mülakat, ABD dışında gerçekleşir.
Statü Değişikliği (Amerika içi başvuru) ise başvuru sahibinin ABD’de yasal bir statüyle bulunuyor
olmasını gerektirir; bu durumda başvuru, doğrudan ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri’ne
(USCIS’e) yapılır.
• Mülakat Gerekliliği: Konsolosluk sürecinde, başvuru sahibi mutlaka yüz yüze bir vize mülakatına
girmek zorundadır. Konsolosluk görevlisi, bu mülakatta yatırımın detaylarını, iş planını ve başvuranın niyetini değerlendirir. Statü değişikliğinde ise mülakat yoktur – USCIS memurları kararı, sunulan
evrakları inceleyerek verir. Bu, ABD içi başvurularda mülakat stresinin olmaması anlamına gelir.
• Vize vs. Statü Farkı: Konsolosluk süreci sonunda, onaylanırsa yatırımcının pasaportuna E-2 vizesi
basılır. Bu vize sayesinde kişi, vize süresi boyunca ABD’ye girip çıkma özgürlüğüne sahip olur. Statü
değişikliği onaylandığında ise başvuru sahibi ABD içinde E-2 statüsü kazanır, fakat pasaportunda
fiziksel bir vize olmaz. Bu nedenle statü değişikliği yapan kişi, ABD dışına çıkarsa yeniden ülkeye
dönebilmek için mutlaka bir ABD konsolosluğundan vize almak zorundadır. Yani statü değişikliği,
ABD içinde kalmaya devam etmek isteyen yatırımcı için çözüm sunar ancak uluslararası seyahat serbestisi sağlamaz. Ayrıca belirtmek gerekir ki, konsolosluk süreci 5 yıllık bir E2 vizesi sağlarken,
ABD içinde yapılacak statü değişikliği başvurusu 2 senelik bir E2 statüsü sağlar
İşlem Süresi ve Hız: Konsolosluk başvurusunun tamamlanma süresi, büyük ölçüde randevu tarihine ve konsolosluğun iş yüküne bağlıdır. Yoğunluğa bağlı olarak birkaç hafta ile birkaç ay arasında
sonuç almak mümkün olabilir; mülakat sonrasında vize onayı gelirse genellikle birkaç iş günü içinde
vize basımı gerçekleşir (bazı durumlarda ek idari işlem nedeniyle bu süre uzayabilir). Statü değişikliği başvuruları ise USCIS’in işlem sürelerine tabidir. Normal işlemde yaklaşık 3-6 ay sürebilen değerlendirme süreci, Premium Processing (öncelikli işlem) ücreti ödendiğinde 15 iş günü içinde cevap alınabilir. Yani ABD’de halihazırda bulunan ve hızlı sonuç almak isteyen başvuru sahipleri, ek
bir ücret karşılığında statü değişikliği başvurularını hızlandırabilirler.
• Avantajlar: Konsolosluk yöntemi, onaylandığında doğrudan vize sağladığı için yatırımcıya seyahat
kolaylığı sunar. Vize sahibi, Türkiye ile ABD arasında veya diğer ülkelere serbestçe giriş çıkış yapabilir. Ayrıca ABD dışında yaşayan veya ABD’ye henüz gitmemiş yatırımcılar için zaten tek seçenek
konsolosluk başvurusudur. Statü değişikliği yöntemi ise ABD içinde bulunan yatırımcılar için büyük
avantaj sağlar: Konsolosluk randevusu beklemeye gerek kalmadan, doğrudan ABD’de yasal E-2 statüsü elde ederek işine başlayabilir. Özellikle Türkiye’de randevu beklemenin uzun sürdüğü durumlarda, statü değişikliği hızlı bir alternatif olabilir. Ayrıca mülakat stresi olmadığı için belgelerle güçlü
bir dosya hazırlayan başvuranlar kendilerini daha rahat hissedebilir.
• Dezavantajlar: Konsolosluk başvurusunda, yukarıda belirtildiği gibi randevu bekleme süreleri ve
mülakatta ret riski dezavantaj oluşturur. Mülakat günü konsolosluk görevlisini ikna edemeyenler
214(b) ret cevabı alıp, zaman kaybedebilir. Statü değişikliğinde ise en büyük dezavantaj, ABD dışına
çıkamama durumudur: Elinde vize olmadan sadece statü sahibi olan kişi, acil bir sebeple dahi olsa
yurtdışına çıkarsa statüsünü kaybeder ve geri dönüşte konsolosluğa başvurmak zorunda kalır. Bu
yüzden, ABD’de statü değişikliği ile E-2 alan yatırımcıların seyahat planlarını kısıtlamaları gerekebilir. Uzun vadede ABD dışında iş veya aile ziyareti planlayanlar için eninde sonunda konsolosluk sürecini tamamlamak gerekecektir.
Özetle: Hangi yöntemin daha uygun olduğu, başvuranın kişisel durumuna bağlıdır. Eğer başvuru sahibi hâlihazırda ABD’de bulunuyorsa ve kısa sürede işe başlamak istiyorsa, statü değişikliği mantıklı bir seçenek
olabilir. Buna karşın, ABD dışında ikamet eden veya sık seyahat etmesi gereken yatırımcılar için konsolosluk başvurusu tercih edilir. Birçok durumda, danışmanlar her iki yolun da artılarını eksilerini değerlendirip başvuru stratejisini ona göre belirlemeyi önermektedir.
E-2 Vizesi için Gerekli Belgeler
E-2 vizesi başvurusu detaylı bir evrak hazırlığı gerektirir. Başvuru dosyanız, yatırımınızın meşruiyetini, kaynağını ve işletmenizin geçerliliğini kanıtlayan belgelerle desteklenmelidir. Genel hatlarıyla, E-2 başvurusu
için gerekli belgeler şunları içerir:
• Yatırımın Kaynağı ve Finansman Belgeleri: Yatırım için kullanılan sermayenin yasal kaynaklı olduğunu ve başvuru sahibine ait olduğunu gösteren belgeler çok önemlidir. Bu kapsamda, banka hesap dökümleri, fonların transferini gösteren dekontlar, yatırımcıya ait mali tablo ve birikim kayıtları,
varsa önceki mülk satışları veya şirket satışlarından elde edilen gelir belgeleri, miras veya hibelerle
gelen paralar için resmi belgeler gibi kanıtlar sunulmalıdır. Amaç, yatırım tutarının nereden geldiğini şeffaf şekilde ortaya koymaktır. Unutulmamalıdır ki ABD yatırım kaynağını 3 aşama kadar geri
takip edebilir, bu sebeple kaynağın açık ve net olması gerekir.
• İşletme Belgeleri: ABD’de kurulmuş veya satın alınmış işletmenin tüm yasal belgeleri dosyada yer
almalıdır. Buna şirket kuruluş belgeleri (Articles of Incorporation/Organization, şirket sözleşmesi,
ortaklık anlaşmaları), Eyalet kayıt belgeleri, varsa ticari lisanslar ve izinler, EIN (Vergi Kimlik Numarası) belgesi, varsa vergi beyannameleri ve finansal raporlar dahildir. Eğer mevcut bir işletme satın
alındıysa, devir/satın alma anlaşması ve işletmenin geçmiş finansal kayıtları da eklenmelidir.
• İş Planı: Özellikle yeni kurulacak veya henüz faaliyete başlamış işletmeler için profesyonelce hazırlanmış detaylı bir iş planı vazgeçilmezdir. İş planı, en az 5 yıllık bir projeksiyonla işletmenin faaliyet
alanını, hedeflerini, ürün/hizmetlerini, piyasa analizini, rekabet durumunu, pazarlama stratejisini
ve finansal öngörülerini (gelir-gider tahminleri) içermelidir. Ayrıca iş planında, yatırımınızın nasıl
kullanılacağı, planlanan istihdam artışı (kaç personel çalıştırılacağı) ve işletmenin ne kadar sürede
kâra geçeceği gibi unsurlar açıklıkla belirtilmelidir. İyi hazırlanmış bir iş planı, konsolosluk görevlisini işletmenin başarılı olacağına ikna etmede kritik rol oynar. İş planı, avukat -müvekkil ilişkimiz
kurulduktan sonra talep edilirse ofisimizce hazırlanabilmektedir
Yatırım Harcama Kanıtları: Yapılan yatırımın nerelere harcandığını göstermek için tüm harcama
makbuzları ve faturalar derlenmelidir. Örneğin, işletme için ekipman satın aldıysanız faturaları, depozito veya kira ödemesi yaptıysanız kira kontratı ve ödeme dekontu, pazarlama veya danışmanlık
için ödeme yaptıysanız faturaları sunmanız gerekir. Bu belgeler, yatırım tutarının gerçekten işin kurulumu için kullanıldığını ispatlar. Yatırım için harcanan meblağ, muhakkak E2’ye konu şirketin hesabından çıkmalıdır.
• Finansal Beyanlar ve Banka Dökümleri: İşletmenin mevcut finansal durumunu gösteren bilanço,
gelir tablosu gibi evraklar (eğer işletme faaliyetteyse) ve şirket hesaplarına ait güncel banka hesap
özetleri başvuru dosyasına eklenmelidir. Bu sayede konsolosluk, işletmenin parasal hareketlerini
ve sermaye yapısını görmüş olur. Bu hizmet için şirketinizin muhasebecisi destek olacaktır.
• Organizasyon Şeması ve Personel Bilgileri: İşletmede halihazırda çalışanlar varsa, bir organizasyon
şeması hazırlayarak şirket yapısını göstermek faydalıdır. Mevcut personelin rolleri, yeni işe alınacak
pozisyonlar ve yatırımcının şirketteki konumu belirtilmelidir. Bu, konsolosluğa işletmenin yönetim
yapısını ve yatırımcının rolünü netleştirir. Organizasyon şeması yine avukat-müvekkil ilişkimiz başladıktan sonra talep edilirse ofisimizce hazırlanabilmektedir
• Kişisel Belgeler: Başvuru sahibinin özgeçmişi (CV) veya geçmiş iş deneyimlerini gösterir dökümanlar yararlı olabilir. Özellikle yapılan iş alanında deneyim varsa, bunu belgelemek (önceki şirketine
dair referanslar, sertifikalar) mülakat sırasında güven verir. Ayrıca adli sicil belgesi, evlilik cüzdanı
(eş başvuruyorsa) ve çocukların doğum belgeleri gibi kimlik belgeleri de gerekli durumlarda talep
edilebilir.
• Başvuru Formları: Konsolosluk başvurusu için DS-160 göçmen olmayan vize başvuru formu (online) doldurulmalıdır. Ayrıca E-2 yatırımcıları için ek belge niteliğinde olan DS-156E formu (Yatırımcı
Vizesi Başvuru Belgesi) konsolosluk tarafından istenir. Amerika içi statü değişikliği için ise Form I129 ve onun E-2 ek formu USCIS’e sunulur. Bu formlar, başvuru sahibinin kimlik, geçmiş ve yatırım
bilgilerini içerir.
• Pasaport ve Fotoğraf: En az 6 ay geçerli bir pasaport (tercihen daha uzun süreli) ve vize başvurusu
için gerekli biyometrik fotoğraf (5x5 cm ölçülerinde, son 6 ay içinde çekilmiş, beyaz arka fonlu)
hazırlanmalıdır. Aile üyeleri de başvuracaksa onların da pasaport ve fotoğrafları gereklidir
Not: Her başvurunun durumu farklı olabileceğinden, gerekli belgeler listesi başvuranın işinin niteliğine göre
değişebilir. Konsolosluklar genellikle E-2 başvuruları için kapsamlı bir belge paketi isterler. Başvuru sahipleri, istenen belgeleri kategorilere ayrılmış bir klasör veya dosya halinde sunarak düzenli ve eksiksiz bir
dosya hazırlamalıdır. Bir göçmenlik uzmanından destek alınarak, güncel gereksinimlere uygun bir belge
listesi oluşturulmasını tavsiye ederiz.
Başvuru Süreci ve Bekleme Süreçleri
E-2 vizesi başvuru süreci, seçilen yönteme (konsolosluk veya statü değişikliği) göre değişiklik gösterir. Aşağıda her iki süreç de ana hatlarıyla anlatılmış ve hangi aşamalarda bekleme olabileceğine değinilmiştir:
1. Konsolosluk Başvuru Süreci (Türkiye’den Başvuru):
• Randevu Alma: Öncelikle DS-160 formunun online olarak doldurulması ve vize ücretlerinin ödenmesi gerekir. Bu adımlar tamamlandıktan sonra, ABD’nin vize randevu sistemi üzerinden uygun bir
tarihe mülakat randevusu alınır. Türkiye’de randevular sınırlı olabildiğinden, bu adımda aylar sonrasına tarih bulunması sık rastlanan bir durumdur. Randevu alındıktan sonra, başvuru sahibi randevu gününe kadar belgelerini hazırlamak için süre kazanır.
• Belge Hazırlığı ve Gönderimi: Birçok ABD konsolosluğu, E-2 başvurularında mülakat öncesi belgelerin önceden gönderilmesini talep eder. Türkiye’de de İstanbul Başkonsolosluğu, E-2 dosyasının
mülakattan belirli bir süre önce e-posta veya kurye ile iletilmesini isteyebilir (bu uygulama dönemsel olarak değişebilir, randevu talimatlarınızı kontrol edin). Belgelerin önceden incelenmesi, mülakatın daha verimli geçmesini sağlar. Başvuru sahibi tüm iş planı, finansal kayıtlar, şirket evrakları
vb. dokümanları istenen formatta hazırlayıp konsolosluğa sunmalıdır.
• Mülakat Aşaması: Randevu gününde başvuru sahibi (ve varsa eş ve çocukları), ABD Büyükelçiliği/Konsolosluğunda vize mülakatına katılır. Konsolosluk görevlisi, başvuru dosyasını inceleyerek
başvurana yatırımının detaylarını, iş planını, neden ABD’de bu işi yapmak istediğini ve geleceğe
dair planlarını sorabilir. Mülakatta, başvuru sahibinin işine hâkim olduğunu göstermesi, sayılarla
ve planlarla ilgili sorulara tutarlı cevaplar vermesi çok önemlidir. Görevli, başvuranın İngilizce bilgisine de dikkat edebilir (ancak tercüman kullanmak mümkündür; Türkçe mülakat talep edilebilir).
Bu aşamada her soruya dürüst, net ve ilgili belgelerle uyumlu cevaplar vermek gerekir.
Karar ve Vize Basımı: Mülakat sonunda konsolosluk görevlisi genelde başvuruya dair kararını bildirir. Onaylanması halinde, pasaport konsoloslukta tutulur ve birkaç iş günü içinde E-2 vizesi basılarak başvuru sahibine kargo ile gönderilir veya belirtilen bir yerden teslim alınır. Reddedilmesi
halinde, pasaport iade edilir ve ret mektubu (genellikle 214(b) reddi mektubu) verilir. Bazen de
konsolosluk görevlisi ek belge talebi veya idari işlem (administrative processing) gerektiğini söyleyebilir; bu durumda başvurunun sonuçlanması haftalar, hatta aylar alabilir. Türkiye’de halihazırda
idari işlem sürelerinin uzayabildiği unutulmamalıdır. Vize onaylandığında, başvuru sahibi pasaportundaki E-2 vizesiyle istediği zaman ABD’ye giriş yapabilir (Türkiye ile ABD arasındaki anlaşmaya
göre E-2 vizesi maksimum 5 yıl (60 ay) süreyle verilebilir. Ancak, vize süresi ne kadar uzun olursa
olsun, ABD'ye her girişte genellikle 2 yıl kalış süresi (status validity) verilir. Bu nedenle, 5 yıllık E-2
vizeniz olsa bile ABD’ye her giriş yaptığınızda, giriş damgasında belirtilen süreye dikkat etmelisiniz)
• Bekleme Süreçleri: Türkiye’den konsolosluk başvurusu yaparken en uzun bekleme genellikle randevu tarihini bekleme sürecidir. İstanbul’daki yoğunluk nedeniyle bu süre bazen 3-6 ayı bulabilmektedir. Mülakat sonrası vize onayı çıktıysa, vizenin basılması ve pasaportun iadesi genellikle 5-
10 gün içinde tamamlanır. Ancak eğer mülakat sonrasında “idari işlem” mesajı alırsanız, bu belirsiz
bir süre beklemeniz anlamına gelebilir – konsolosluk ek kontroller yapar ve bu süreçte pasaport
genelde başvurana iade edilir, işlem bittiğinde sonuç olumlu olursa tekrar pasaport istenir. Başvuru
sahipleri, seyahat planlarını randevu ve basım süreçlerini dikkate alarak esnek tutmalıdır.
2. Amerika İçi Statü Değişikliği Süreci (ABD’den Başvuru):
• USCIS Başvurusu: Statü değişikliği için başvuru sahibi ve varsa E-2’ye geçecek aile bireyleri, ABD’de
yasal bir statüde bulunuyorken USCIS’e I-129 dilekçesi verirler. Bu dilekçe, şirket tarafından (yatırımcı kendi şirketinin yetkilisi olarak imzalar) hazırlanır ve kapsamlı bir başvuru dosyası USCIS’e
posta yoluyla gönderilir. Dosya içerik olarak konsolosluğa sunulacak belgelerin büyük bölümünü
içerir (iş planı, finansal kanıtlar, şirket evrakları, yatırımcı bilgileri vb). USCIS, başvuruyu aldığında
bir alındı (receipt) numarası verir ve inceleme süreci başlar.
• Değerlendirme ve İletişim: USCIS, dosyayı inceledikten sonra eğer eksik veya ek açıklama gereken
noktalar görürse RFE (Request for Evidence) adı verilen bir ek belge talebi mektubu gönderebilir.
Bu mektup, hangi konularda ek kanıt istendiğini belirtir (örneğin yatırılan paranın kaynağına dair
daha fazla evrak, iş planında netleşmemiş bir husus, vs.). Başvuru sahibi/avukatı RFE’ye belirtilen süre (genellikle 87 gün) içinde yanıt verir. RFE gelmemesi durumunda direkt karar aşamasına geçilir.
Onay veya Ret: USCIS başvuruyu karara bağladığında, sonucu içeren bir bildirim mektubu (I-797
Notice) gönderir. Onaylandığında, yatırımcı için E-2 statüsü onaylanmıştır (aile üyelerinin başvurularının onayı incelendiği service center’in yoğunluğuna göre değişebilir) ve bildirimde bu statünün
bitiş tarihi yazar (genelde 2 yıl sonrası). Ret halinde ise ret sebeplerini belirten bir açıklama mektubu gelir. USCIS retlerine karşı itiraz (appeal veya motion to reopen) imkanı sınırlı olsa da, çoğu
zaman eksikler giderilip başvuran halen daha yasalsa ve diğer şartları da sağlıyorsa yeniden başvuru yapılabilir.
• Süre ve Bekleme: Amerika içi başvurularda bekleme süresi, USCIS’in o dönemki yoğunluğuna bağlı
olarak çoğunlukla 3 ila 7 ay arasında değişebilir1
. Ancak başvuru sahibi isterse başvuru esnasında
(veya sonradan RFE aşamasında bile) Premium Processing hizmeti için ek ücret ödeyebilir. Premium seçildiğinde USCIS, 15 iş günü içinde karar vermek zorundadır (ya karar verir ya da RFE ister,
RFE yanıtlandıktan sonra yine 15 iş günü içinde nihai karar verir). Premium Processing ücreti yüksek olsa da, özellikle zaman kaybetmek istemeyen yatırımcılar için hızlı sonuç alma imkanı sunar.
• Sonraki Adımlar – Seyahat ve Vize: Statü değişikliği onayı alındıktan sonra yatırımcı ABD’de hemen
işinde çalışmaya başlayabilir; yasal olarak E-2 statüsünde çalışmasında engel yoktur. Ancak, statü
değişikliği ile pasaportunda bir E-2 vizesi olmadığı için, yatırımcı (ve ailesi) ABD dışına çıkmamaya
dikkat etmelidir. Eğer mecburen yurtdışına çıkmaları gerekirse, dönüşte ABD’ye girebilmeleri için
önceden bulundukları ülkedeki ABD konsolosluğundan E-2 vizesi başvurusu yapmaları şarttır. Bu
da fiilen, statü değişikliğinin onayını aldıktan sonra dahi konsolosluk sürecini bir noktada yaşamak
anlamına gelir. Olumlu tarafı, USCIS onayı almış bir başvuru zaten E-2 kriterlerini karşıladığından,
konsolosluk aşamasında genellikle daha sorunsuz ilerler ve dosya zaten hazır olduğundan ikinci
kez aynı evrakları sunmak kolaylaşır. Ancak İstanbul gibi birçok konsolosluğun sıklıkla ABD’de E-2
statüsü onaylanmış kişilere bile E-2 vizesi basmakta sorun çıkarttığı ve hatta ret verildiği görülmektedir. Dolayısıyla ABD içinde E-2 statüsü kazanmış olmak bir konsolosluktan E-2 vizesi basılacağının garantisini vermez.
Özetle, E-2 başvuru süreci ister Türkiye’den ister ABD’den yapılsın, dikkatli planlama ve zaman yönetimi
gerektirir. Konsolosluk sürecinde randevu ve mülakat beklemeleri varken, statü değişikliğinde USCIS’in işlem süresi söz konusudur. Her iki yöntemde de belgelerin tam hazırlanması sürecin en önemli parçasıdır.
Başvurunuzu hangi yolla yapacağınıza karar verirken, kişisel durumunuz, zaman kısıtlarınız ve seyahat gereksinimlerinizi göz önünde bulundurun.
“Substantial Investment” Kavramı ve Yatırım Tutarı Hakkında Gerçekler
E-2 vizesi ile ilgili en fazla yanlış anlaşılan konulardan biri yatırım tutarıdır. Halk arasında, E-2 vizesine hak
kazanmak için belirli bir miktarın üzerinde yatırım yapmak gerektiği yönünde efsaneler dolaşmaktadır. Aşağıda substantial investment (kayda değer yatırım) kavramına ilişkin yaygın yanılgılar ve gerçekte USCIS’in
değerlendirmesinin nasıl olduğu açıklanmaktadır:
• Yanlış: “E-2 vizesi alabilmek için en az 100.000 Dolar yatırım yapmak gerekir.”
Gerçek: E-2 için resmi bir alt limit yoktur. Kanun veya yönetmeliklerde belli bir rakam belirtilmemiştir. Önemli olan, yatırılan miktarın kurulacak işin ihtiyaçlarına göre yeterli ve orantılı olmasıdır.
Bir anlamda, yatırımınızın büyüklüğü, girişimin toplam maliyetiyle karşılaştırılır. Küçük ölçekli bir iş
için 50.000 Dolar bile yeterliyken, daha büyük bir proje için 200.000 Dolar bile yetersiz görülebilir.
USCIS ve konsolosluk görevlileri, yatırımı değerlendirirken “orantılılık testi” denilen bir yaklaşım
kullanır: Yatırım tutarı, işin toplam değerinin veya başlaması için gereken sermayenin büyük bir
kısmını oluşturmalıdır. Örneğin, $50.000 sermayeyle kurulabilecek bir iş için $50.000 yatırmak makul olabilir; ancak toplam $500.000 gerektiren bir iş için yalnızca $50.000 yatırmak kabul görmez.
Uygulamada birçok danışman ve uzman, en azından $100.000+ yatırım yapmanın güvenli bir eşik
olduğunu belirtse de, bu katı bir kural değildir – daha düşük tutarlar da doğru koşullarda onaylanabilmektedir. Bu sebeple yatırım sürecinize başlamadan fizibilite testleri yaparak, bütçenizi orantılı şekilde ayarlamanız gerekir.
• Yanlış: “Parayı banka hesabına koyup göstermek yeterlidir, hemen E-2 alırsınız.”
Gerçek: Yatırım tutarının sadece bankada durması yeterli değildir. Para “risk altında” olmalı, yani
işletmeye fiilen harcanmış veya bağlanmış olmalıdır. E-2’nin temel şartlarından biri, yatırımcının
sermayesini ticari girişime bağlama riskini aldığıdır. Bu, paranın geri dönüş garantisi olmaksızın harcanması demektir. Örneğin, 100.000 Dolar’ı sadece ABD’de bir banka hesabına transfer edip beklemek, E-2 için yatırım yapılmış sayılmaz. Bunun yerine, bu paranın iş kurma sürecinde harcandığını veya harcanacağına dair bağlayıcı taahhütler olduğunu göstermeniz gerekir (makine/ekipman
alımı, kira sözleşmesi, envanter alımı, franchise bedeli ödenmesi gibi). Kısacası, pasif bir banka bakiyesi değil, aktif bir sermaye kullanımı talep edilir.
Yanlış: “ABD’de mülk satın almak E-2 vizesi için yeterli bir yatırımdır.”
Gerçek: Tek başına bir ev veya arsa satın almak gibi pasif yatırımlar, E-2 kapsamında uygun görülmez. E-2, aktif işletmelere yöneliktir. Elbette bir gayrimenkul işletmesi kurabilir ve ev al-sat veya
emlak kiralama işi yapabilirsiniz; ancak sadece kendi kullanımınız için bir ev alıp oturmak ya da
değeri artsın diye arsa almak E-2 amaçlarına hizmet etmez. Örnek: 300.000 Dolara bir ev alıp kiraya
vermek, genellikle E-2 kriterlerini karşılamaz çünkü bu durumda ortada aktif bir ticari faaliyet ve
istihdam yaratma potansiyeli sınırlıdır (sadece kira geliri elde etmek pasif gelir sayılır). Buna karşın,
örneğin satın alınan evleri tadilat yapıp satmak üzere bir inşaat/dekorasyon şirketi kurmak aktif bir
yatırım faaliyeti sayılabilir. Önemli olan, yatırımın bir iş planı dahilinde ticari faaliyete dönüşmesi
ve düzenli gelir yaratacak bir işletme oluşturmasıdır. Pasif nitelikte kalan yatırımlar E-2’ye uygun
değildir.
• Yanlış: “E-2 vizesi için ne kadar çok para yatırılırsa, vizeyi alma garantisi o kadar artar.”
Gerçek: Yüksek tutarda yatırım yapmak elbette başvuruyu güçlendirebilir, ancak garanti vermez.
E-2 değerlendirmesi sadece yatırım miktarına bakmaz; yatırımın mantığına ve işletmenin yaşayabilirliğine bakar. Örneğin $500.000 yatırılmış bir başvuru, eğer iş planı zayıfsa veya paranın çoğu
boşa harcanmış görünüyorsa reddedilebilir. Öte yandan $80.000’lık bir yatırım, sağlam bir iş modeli ve güçlü kanıtlarla onay alabilir. Yani önemli olan sadece paranın miktarı değil, nasıl ve nereye
yatırıldığı ve bu yatırımın ABD ekonomisine katkı potansiyelidir. Başvuranın deneyimi, işin türü,
pazar analizi gibi faktörler de kararda etkili olur.
• Yanlış: “E-2 vizesi almak için EB-5 gibi milyon dolar ve üzerinde yatırım yapmak gerekir.”
Gerçek: E-2 vizesi EB-5 yatırımcı yeşil kartı ile karıştırılmamalıdır. EB-5, kalıcı oturum (Yeşil Kart)
veren bir programdır ve belirli bir asgari yatırım tutarı vardır (hedef bölgeye göre genelde
$800.000). E-2 ise geçici bir vizedir ve herhangi bir minimum tutar şartı olmaksızın, “kayda değer”
bir yatırım yeterlidir. Dolayısıyla E-2’ye başvurmak için EB-5 düzeyinde büyük sermayelere ihtiyaç
yoktur. Daha küçük çaplı işletmeler, start-up’lar, franchise’lar E-2 kapsamında değerlendirilebilir.
Bununla birlikte, E-2 vizesi bir göçmenlik statüsü sağlamadığı için EB-5’ten farklıdır; E-2 yatırımınız ne kadar büyük olursa olsun doğrudan green card vermez, ancak işiniz sürdükçe vizenizi yenileyerek uzun yıllar ABD’de kalma imkanı sunar.
Özetle, “substantial investment” kavramı sabit bir rakama indirgenemez. Yetkililer, yatırımın büyüklüğünü,
orantılılığını, risk altında oluşunu ve işletmenin potansiyelini birlikte değerlendirir. Türk yatırımcılar arasında dolaşan yanlış bilgilere itibar etmek yerine, her başvurunun kendi dinamiklerine göre ele alındığını
bilerek güçlü bir iş planı ve eksiksiz finansal kayıtlarla başvuru yapmak en doğrusudur.
Essential Employee – Yani Önemli Personel için de E-2 Vizesi Alınabilir!
E-2 vizesi sadece yatırımcılar için değil, aynı zamanda yatırımcının şirketinde çalışması gereken, kritik
öneme sahip çalışanlar için de geçerlidir. Bu kişilere "essential employee" yani önemli çalışan deniyor. Peki
kim bu önemli çalışanlar? Eğer şirket, ABD'de kurulmuş ve E-2 vizesine uygun bir yatırım almışsa, o şirketin
yöneticisi, müdürü veya teknik olarak özel bir beceriye sahip çalışanı için de E-2 vizesine başvurulabilir. Bu
kişi yatırımcının kendisi olmak zorunda değil!
Örnek verelim: Türkiye’de 10 yıldır çalıştığınız bir şirkette, çok teknik bir göreviniz var ya da yöneticisiniz.
Şirket, ABD’de yeni bir ofis açtıysa, sizi oraya göndermek isteyebilir. Eğer şirket E-2 kriterlerini sağlıyorsa,
siz de E-2 vizesiyle ABD’ye gidebilirsiniz. Ama burada önemli bir şart var: Bu kişinin becerileri veya şirket
için önemi, başka bir çalışanla kolayca değiştirilemeyecek düzeyde olmalı. Yani şirket demeli ki: “Bu kişi
bizim için vazgeçilmez. ABD’deki operasyonlarımızı onun gibi biri yürütemez.”
Bu çalışanların E-2 vizesi genellikle yatırımcıyla paralel süreyle verilir. Görevleri sona erdiğinde ya da artık
o “essential” konumda değillerse, E-2 statüleri de sona erebilir. Kısacası, E-2 vizesi sadece şirket sahipleri
için değil; şirketin başarısında önemli rol oynayan, yönetici veya özel yeteneğe sahip çalışanlar için de bir
fırsattır.
Sık Karşılaşılan Ret Nedenleri (214(b)) ve Çözüm Yolları
E-2 vizesi başvurularında, özellikle konsolosluk mülakatlarında, en sık görülen ret nedenleri ve bunlara karşı
alınabilecek önlemler aşağıda listelenmiştir. Başvurunuzu hazırlarken bu noktalara dikkat ederek ret alma
riskini en aza indirebilirsiniz:
Yetersiz veya Eksik Belge Sunulması: Başvuru dosyasında, E-2 vizesinin şartlarını karşıladığınızı ispatlayan belgelerin tam olmaması sıkça ret sebebi olur. Örneğin, yatırım tutarınızın kaynağı, transferi veya kullanımına dair belgelerin eksikliği; şirket kuruluş evraklarının sunulmaması; finansal
projeksiyonların olmayışı gibi eksikler konsoloslukta olumsuz izlenim yaratır.
Çözüm: Dosyanızı mümkün olan en kapsamlı şekilde hazırlayın. Yatırım miktarını, fonların kaynağını ve işletmenin aktif olduğunu kanıtlayan tüm belgeleri dosyaya ekleyin. Banka dekontları, sözleşmeler, faturalar, vergi makbuzları, lisanslar gibi ne kadar belge sunarsanız o kadar iyi. Belgelerin
uyumlu ve birbirini destekler nitelikte olmasına dikkat edin. Gerekirse bir göçmenlik uzmanından/danışmandan belge listesi konusunda destek alın.
• İşletmenin “Marjinal” Görülmesi: E-2’nin önemli kriterlerinden biri, işletmenin marjinal olmamasıdır. Eğer mülakat memuru veya USCIS, sunduğunuz iş planına bakarak işletmenin sadece yatırımcının geçimini sağlayacak düzeyde kalacağını, önemli bir kâr veya büyüme potansiyeli olmadığını
düşünürse, 214(b) kapsamında ret verebilir (iş planı zayıf veya inandırıcılıktan uzak görülmüştür).
Çözüm: İş planınızı ve finansal projeksiyonlarınızı gerçekçi ama ikna edici verilerle oluşturun.
İşinizin ilk birkaç yılda zarar etse bile orta vadede kâra geçeceğini, büyüyeceğini ve yeni personel
istihdam edeceğini somut rakamlarla gösterin. Pazar araştırması, rekabet analizi gibi ek bilgiler sunarak işletmenizin nişini ve başarı şansını vurgulayın. Mülakatta da işletmenizin nasıl büyüyeceğini
sözlü olarak açıklamaya hazır olun. Kısacası, yatırımınızın sadece size değil ABD ekonomisine de
katkı sağlayacağını karşı tarafa hissettirin.
• Yatırımın “Substantial” Bulunmaması: Bazı ret kararlarında, yatırım tutarının yeterince yüksek olmadığı veya paranın gerçekten risk altında olmadığı yönünde değerlendirmeler görürüz. Örneğin,
yatırımcı toplam 30.000 Dolarlık bir yatırım yapmış ancak işin ölçeği için bu rakam küçük kalmışsa
veya paranın büyük kısmı hala banka hesabında duruyorsa memur ikna olmayabilir.
Çözüm: Yatırımınızın büyüklüğünü ve kullanımını net biçimde ortaya koyun. Eğer yatırım tutarınız işin gerektirdiği sermayeye göre sınırda ise, bunu telafi edecek veriler sunun (düşük maliyetli
bir sektör olduğu, öz kaynak dışında kredi kullanılmadığı, küçük başlangıçla başlayıp büyüyeceği
gibi açıklamalar). Paranızın önemli bir kısmının zaten harcandığını, kalanının da belirli taahhütlere bağlı olduğunu belgeleyin. Özellikle banka hesap özetleri, para transfer dekontları, satın alma sözleşmeleri gibi finansal kanıtlarla yatırımınızın ciddiyetini gösterin. Gerekiyorsa başvuru öncesi ilave
yatırım yaparak sermayenizi artırmayı düşünebilirsiniz – eksik yatırımla başvurup reddedilmektense, baştan yeterli seviyeye ulaşmak daha iyidir.
• Başvuranın ABD’de Kalıcı Olma Niyetinin Olması (Göçmenlik Niyeti): E-2 her ne kadar uzun süreli
yenilenebilir bir vize olsa da, teknik olarak göçmen olmayan bir vize kategorisidir. Bu nedenle konsolosluk memuru, başvuranın vize süresi sonunda ülkesine dönebileceğine dair makul güvence
görmek ister. Eğer başvuran, tüm ailesiyle birlikte ABD’ye yerleşip ülkesiyle bağlarını tamamen koparıyormuş izlenimi verirse, memur 214(b) kapsamında “ülkeye dönme niyetini gösterememe” gerekçesiyle ret verebilir. Özellikle genç ve tüm kariyerini ABD’ye taşımak isteyen başvurucularda bu
risk olabiliyor.
Çözüm: Türkiye ile bağlarınızı vurgulayın. Örneğin Türkiye’de mülkleriniz olduğunu, ailenizden bir
kısmının Türkiye’de kaldığını, burada halen iş bağlantılarınız veya yatırımlarınız olduğunu dile getirin. Mülakatta, ABD’ye yerleşip kalıcı olarak göç etme gibi bir niyetiniz olmadığını, yatırımınız başarılı olduğu sürece vizenizi kullanacağınızı ancak gerektiğinde ülkenize döneceğinizi ifade edin.
Hatta başvurunuza destekleyici olarak Türkiye’deki mal varlığınızı veya süregelen işlerinizi gösteren
belgeler ekleyebilirsiniz. Memurun ikna olması gereken nokta, E-2 vizesini suistimal ederek ABD’de
kalıcı kalma planınızın olmadığıdır. Bu dengeyi sağlamak için, mülakatta hem işinize bağlı hem de
ülkenize bağlı bir profil çizmek önemlidir.
• Yetersiz Deneyim veya İş Bilgisi: Bazı durumlarda, özellikle mülakat esnasında başvuru sahibi kendi
işine dair sorulara tatmin edici cevap veremezse (örneğin pazar hakkında fikri yoksa, rakamları
bilemiyorsa, teknik detaylara hakim değilse), konsolosluk görevlisi bu kişinin işi gerçekten yürütebileceğinden şüphe duyup olumsuz karar verebilir.
Çözüm: Kendi yatırımınızın ve sektörünüzün uzmanı olun. Başvurduğunuz işle ilgili mümkün olduğunca fazla araştırma yapın. Pazardaki rakipleri, fiyatları, kâr marjlarını, potansiyel müşterileri
bilin. Eğer o sektörde yeterli deneyiminiz yoksa, bu açığı kapatmak için eğitim aldığınızı veya danışmanlık desteği kullandığınızı gösterin. Mülakatta soruları yanıtlarken tereddüt etmeden, rakamlarla konuşabilmek güven yaratır. Unutmayın, sizin güveniniz, memurun güvenini artırır.
Sonuç olarak, E-2 vizesi başvurularında en sık görülen ret nedenleri yukarıdakiler gibi özetlenebilir. Her
birine karşı hazırlıklı olmak, başvuru dosyanızı detaylı ve tutarlı hazırlamak, gerektiğinde profesyonel yardım almak başarı şansınızı ciddi oranda yükseltir. Bir ret alınsa dahi, 214(b) maddesiyle reddedilen başvurular, eksikleri giderilip tekrar başvuru yapılabilir. Önemli olan, ret mektubunda belirtilen veya mülakatta
hissedilen eksik noktaları tespit edip düzeltmektir. Bu sayede bir sonraki başvurunuzda çok daha güçlü bir
dosya ile şansınızı deneyebilirsiniz.